I tried to avoid conflict.
- Ben çatışmadan kaçınmaya çalıştım.
She is in conflict with her father.
- O babası ile çatışma içinde.
Losing a battle doesn't mean losing the war!
- Bir çatışmayı kaybetmek savaşı kaybetmek anlamına gelmez.
One can win several battles but lose the war.
- Biri birçok çatışmayı kazanabilir ama savaşı kaybedebilir.
There was a violent clash of opinions between the two leaders.
- İki lider arasında şiddetli bir fikir çatışması vardı.
Violent clashes broke out between the protesters and the police.
- Göstericilerle polis arasında şiddetli çatışmalar patlak verdi.
He was involved in a skirmish with a violent gang.
- O şiddetli bir çete ile bir çatışmada yer aldı.
It is impossible to resolve the conflict.
- Bu çatışmayı çözmek imkansız.
I tried to avoid conflict.
- Ben çatışmadan kaçınmaya çalıştım.
He was involved in a skirmish with a violent gang.
- O şiddetli bir çete ile bir çatışmada yer aldı.
The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism.
- Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.
She is in conflict with her father.
- O babası ile çatışma içinde.
The First World War began as a regional conflict and become one of history's worst humanitarian catastrophes.
- Birinci Dünya Savaşı bölgesel bir çatışma olarak başlamış ve tarihin en kötü insanlık felaketlerinden biri olmuştur.
One can win several battles but lose the war.
- Biri birçok çatışmayı kazanabilir ama savaşı kaybedebilir.