A renowned tactician, Christopher Columbus once downed an entire pirate fleet by stealing all of their fruits and vegetables, thus giving them scurvy.
- Bir ünlü taktisyen, Christopher Columbus bir zamanlar onların tüm sebze ve meyvelerini çalarak, böylece onlara iskorbüt vererek tüm korsan filosunu yok etti,
He was spotted stealing cookies.
- Kurabiyeleri çalarken belirlendi.
Poverty drove him to steal.
- Yoksulluk onu çalmaya zorladı.
I was watching TV when the telephone rang.
- Telefon çaldığında, ben televizyon izliyordum.
I was going out, when the telephone rang.
- Telefon çaldığında, ben dışarı gidiyordum.
The thieves stole the giant gold coin without being noticed by security guards or activating the alarm system.
- Hırsızlar güvenlik görevlileri tarafından fark edilmeden veya alarm sistemini harekete geçirmeksizin kocaman altın madeni paraları çaldılar.
The thieves divvied up the stolen loot among themselves.
- Hırsızlar çalıntı yağmayı kendi aralarında böldü.
The bell had already rung when I got to school.
- Okula gittiğimde zil çoktan çalmıştı.
I ran to school, but the bell had already rung.
- Okula koştum, ama zil çoktan çalmıştı.
It appears that my husband is cheating on me with my friend. I want to tell her: You thieving cat!.
- Bana öyle geliyor ki kocam beni arkadaşımla aldatıyor.Ona söylemek istiyorum:Sen kedi çalıyorsun!.
I am playing the guitar now.
- Şimdi gitar çalıyorum.
How well can you play guitar?
- Gitarı ne kadar iyi çalabiliyorsun?
He was fired for stealing.
- O çaldığı için kovuldu.
He was spotted stealing cookies.
- Kurabiyeleri çalarken belirlendi.
I had my car stolen last night.
- Dün gece arabam çalındı.
Mark Zuckerberg stole my idea!
- Mark Zuckerberg fikrimi çaldı!
I had my bicycle stolen last night.
- Dün gece bisikletimi çaldırdım.
I had my car stolen last night.
- Dün gece arabam çalındı.
Tom's acknowledgement that he stole the ring cleared the maid of suspicion.
- Yüzüğü onun çaldığına dair Tom'un onayı hizmetçiyi şüpheli olmaktan kurtardı.
Did you hear someone ring the doorbell?
- Birinin kapı zilini çaldığını duydun mu?
For whom do the bells toll?
- Çanlar kimin için çalıyor?
The bells of danger toll for them.
- Onlar için tehlike çanları ağır ağır çalmaktadır.
Sami shoplifted the latex gloves.
- Sami dükkandan lateks eldivenler çaldı.
Tom started the engine.
- Tom motoru çalıştırdı.
I started working for this company last year.
- Geçen yıl bu şirket için çalışmaya başladım.
The tooth fairy wants to steal your teeth.
- Diş perisi sizin dişlerinizi çalmak istiyor.
He walked down the street whistling cheerfully.
- Neşeli şekilde ıslık çalarak caddede yürüdü.
Jim drove his car, whistling merrily.
- Jim neşeyle ıslık çalarak arabasını sürdü.