äußernd

listen to the pronunciation of äußernd
Englisch - Türkisch

Definition von äußernd im Englisch Türkisch wörterbuch

expressing
{f} ifade et

Duygularımı ifade etmeye kelimeler aciz kalır. - Words fail me in expressing my emotion.

Bazen görüşlerini ifade etmekte sorun yaşadı. - He sometimes has trouble expressing his opinions.

expressing
dışavurum
expressing
{i} ifade etme

O, fikrini ifade etmede geri kalmış. - She is backward in expressing her opinion.

Duygularımı ifade etmeye kelimeler aciz kalır. - Words fail me in expressing my emotion.

expressing
ifade ederek
speaking
konuşarak

Tom hem İngilizce hem de Fransızca konuşarak büyüdü. - Tom grew up speaking both English and French.

Evde Fransızca konuşarak büyüdüm. - I grew up speaking French at home.

speaking
tanıdık
speaking
hitabetme kabiliyeti olan
speaking
ezberden nutuk söyleme
speaking
{i} konuşma

İngilizce konuşmak kolay değildir. - Speaking English isn't easy.

Bay Smith ile konuşmak istiyorum. Ben Smith. - I'd like to talk to Mr Smith. This is Smith speaking.

speaking
speaking likeness aşırı benzeyiş
speaking
{s} konuşan

Sen hiç Esperanto dilini konuşan birini duydun mu? - Have you ever heard someone speaking in Esperanto?

Hiç Fransızca konuşan birini duydun mu? - Have you ever heard someone speaking French?

speaking
hitap

Tom halka hitap etmede iyidir. - Tom is good at public speaking.

speaking
speaking acquaintance uzaktan aşinalık
speaking
{s} berrak
speaking
{s} etkileyici
speaking
(sıfat) konuşan, akıcı, berrak, etkileyici, dokunaklı
speaking
(isim) konuşma
speaking
{s} akıcı

Onun Amerikalı kadar akıcı bir biçimde İngilizce konuştuğunu duydum. - I heard her speaking English as fluently as an American.

Bir yıl içinde hepinizi akıcı İngilizce konuşturacağım. - I'll have you all speaking fluent English within a year.

speaking
tıpkısı olma