dönmüş

listen to the pronunciation of dönmüş
Türkçe - İngilizce
converted
turned

When I woke up this morning, the rain had turned into snow. - Bu sabah uyandığımda, yağmur kara dönmüştü.

dön
{f} turn

I order you to turn right. - Sana sağa dönmeni emrediyorum

Mr Smith has not turned up yet though he promised to come. - Gelmek için söz verdiği halde Bay Smith henüz dönmedi.

serseme dönmüş
stunned

Tom didn't seem stunned. - Tom serseme dönmüş görünmüyordu.

I was too stunned to talk. - Ben konuşmak için çok serseme dönmüştüm.

çılgına dönmüş
berserk
dön
(Bilgisayar) transform

A steam engine is a machine by means of which heat is transformed into work. - Bir buhar makinesi onun vasıtasıyla ısının işe dönüştürüldüğü bir makinedir.

This differential equation can be easily solved by Laplace transform. - Bu diferansiyel denklemler Laplace dönüşümüyle kolayca çözülebilir.

dön
wheel

Do you know who invented the Ferris wheel? - Dönme dolabı kimin icat ettiğini biliyor musun?

Who were you with on the Ferris wheel? - Dönme dolapta kimle birlikteydin?

tersine dönmüş şey
inversion
dön
{f} veering

I saw his car veering to the right. - Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.

dön
back down

Tom can't back down now. - Tom şimdi sözünden dönemez.

Tom will never back down. - Tom asla sözünden dönmeyecek.

dön
{f} twirl
dön
veer

I saw his car veering to the right. - Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.

dön
{f} rotating

There is a rotating restaurant at the top of this tower. - Bu kulenin tepesinde döner restoran var.

The black hole is surrounded by a rotating disk of ionized gas. - Kara delik, iyonize gazdan oluşan dönen bir diskle çevrilidir.

dön
return to

In order to return to our era, what should we do? - Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?

The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor. - Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.

dön
revert
gözü dönmüş
raving, ravenous, furious
islam dinine dönmüş olan
Return to the religion of Islam which has
başı dönmüş
light in the head
boyunu armut sapına dönmüş
(Konuşma Dili) He has grown very thin
deliye dönmüş
crazed
dininden dönmüş
apostate
dininden dönmüş kimse
renegade
dininden dönmüş kimse
apostate
dön
sheer
dön
return

He returned home from Europe in 1941, when the war broke out. - O, 1941'de, savaş patlak verdiğinde Avrupa'dan evine döndü.

After I returned from Turkey, my Turkish deteriorated. - Türkiye'den döndükten sonra Türkçem zayıfladı.

gözü dönmüş
desperate
gözü dönmüş kimse
desperado
ipten dönmüş adam
gallows bird
sevinçten başı dönmüş
transported with joy
ters dönmüş
upturned
vahşi yaşama geri dönmüş
(hayvan) feral
çöle dönmüş arazi
dust bowl
çılgına dönmüş
beside oneself
çılgına dönmüş
delirious
şaşkına dönmüş
bewildered

Tom found himself bewildered. - Tom kendini şaşkına dönmüş buldu.

şaşkına dönmüş
baffled

The detectives were baffled. - Dedektifler şaşkına dönmüştü.

Tom was a bit baffled by Mary's request. - Tom Mary'nin isteği tarafından şaşkına dönmüştü.

şaşkına dönmüş
confused
şaşkına dönmüş
flabbergasted

We were flabbergasted. - Biz şaşkına dönmüştük.

My husband was so flabbergasted he dropped his car keys. - Kocam o kadar şaşkına dönmüştü ki araba anahtarlarını düşürdü.

şaşkına dönmüş
shocked