Tom oldukça ikna edici olabilir.
- Tom can be pretty convincing.
Bu çok ikna edici görünmüyor.
- That doesn't sound very convincing.
Çok inandırıcı görünmüyor.
- It doesn't look too convincing.
O oldukça inandırıcı.
- It's pretty convincing.
John'u ikna etmek zordur.
- It is hard to convince John.
Onu ikna etmek kolay olmadı.
- It was not easy to convince him.
Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.
- If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.
Kanıt bizi onun masumluğuna ikna etti.
- The evidence convinced us of his innocence.
Tom'u doğru şeyi yapması için ikna etmek zordu.
- Convincing Tom to do the right thing was hard.
Tom'u yardım etmeye ikna etme sorunum vardı.
- I had trouble convincing Tom to help.
O çok inandırıcı değildi, değil mi?
- That wasn't very convincing, was it?
Çok inandırıcı görünmüyor.
- It doesn't look too convincing.
İkna etmeye ihtiyacı olan Tom'dur.
- It's Tom who needs convincing.
Tom'u yardım etmeye ikna etme sorunum vardı.
- I had trouble convincing Tom to help.
... not pretending, convincing himself that he's a Zionist. ...