bulunu

listen to the pronunciation of bulunu
Türkçe - İngilizce
to find
bul
{f} found

I found this book very interesting. - Bu kitabı çok enteresan buldum.

Scientists haven't found a cure for cancer yet. - Bilim adamları henüz kanser için bir çare bulmadılar.

bul
rout out
bul
{f} finding

I had great difficulty in finding my ticket at the station. - İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.

Finding his office was easy. - Onun bürosunu bulmak kolaydı.

bul
{f} find

I find her appearance attractive. - Onun görünümünü çekici bulurum.

After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop. - Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.

bul
contrive

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

bul
{f} contrived

He contrived a means of speaking to Nancy privately. - O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.

Bul
(abbr. for Bulvarı) Boulevard
bul
routout
bul
detect

The detectives found no other evidence. - Dedektifler başka kanıt bulmadı.

The police detective found a bloody knife. - Polis dedektifi kanlı bir bıçak buldu.

bul
ave
İngilizce - İngilizce

bulunu teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

bul
bulletin
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) EHME
bul
Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tahta