Böbürlenmek istemedim.
 - I didn't want to brag.
Övünmek için değil ama ben oldukça zekiyim.
 - Not to brag, but I'm pretty smart.
Övünmek için değil ama oldukça yüksek bir IQ'ye sahibim.
 - Not to brag, but I have a pretty high IQ.
Zafer kazanmış olmakla övündü.
 - He bragged of having won the victory.
Ne kadar iyi yemek pişirdiği hakkında övünür.
 - She brags about how well she can cook.
Tom yeni telefonuyla böbürlendi.
 - Tom bragged about his new phone.
Böbürlenmek istemedim.
 - I didn't want to brag.
Tom Mary'nin yarışı kazanması hakkındaki övünmelerinden bıkıyordu.
 - Tom was getting tired of hearing Mary bragging about winning the race.
O genellikle övünmez.
 - He usually doesn't brag.