a boast or boasting; bragging; ostentatious pretense or self glorification

listen to the pronunciation of a boast or boasting; bragging; ostentatious pretense or self glorification
İngilizce - Türkçe

a boast or boasting; bragging; ostentatious pretense or self glorification teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

brag
böbürlenmek

Böbürlenmek istemedim. - I didn't want to brag.

brag
övünmek

Övünmek için değil ama ben oldukça zekiyim. - Not to brag, but I'm pretty smart.

Övünmek için değil ama ben dün ilk milyar dolarımı kazandım. - Not to brag, but I just made my first billion dollars yesterday.

brag
kendini methetmek
brag
palavra atmak
brag
tafra satmak
brag
atıp tutmak
brag
yüksekten atma
brag
kasılmak
brag
{f} övün

Ne kadar iyi yemek pişirdiği hakkında övünür. - She brags about how well she can cook.

Tom'un kaç para kazandığından övünerek bahsettiğini duydum. - I heard Tom bragging about how much money he made.

brag
böbürlen

Böbürlenmek istemedim. - I didn't want to brag.

Tom yeni telefonuyla böbürlendi. - Tom bragged about his new phone.

brag
ovünülecek şey
brag
iskambil oyun
brag
methetmek
brag
övmek
brag
övürlen kimse
brag
övünme

Ebeveynlerimin konserde benim hakkımda övünme tarzı can sıkıcıydı. - It was embarrassing the way my parents bragged about me at the concert.

Tom Mary'nin yarışı kazanması hakkındaki övünmelerinden bıkıyordu. - Tom was getting tired of hearing Mary bragging about winning the race.

brag
i övünme
brag
övünen kimse
brag
(fiil) övünmek, böbürlenmek; yüksekten atmak
brag
atıcı
İngilizce - İngilizce
brag
a boast or boasting; bragging; ostentatious pretense or self glorification

    Heceleme

    a boast or boasting; bragging; ostentatious pre·tense or self glo·ri·fi·ca·tion

    Telaffuz