bileşimli

listen to the pronunciation of bileşimli
Türkçe - İngilizce
combinational
able to or tending to combine
bileşim
compound
bileşimli mantık
combinational logic
bileşim
{i} composition

A spectrometer uses light to identify the chemical composition of matter. - Bir spektrometre, maddenin kimyasal bileşimini belirlemek için ışık kullanır.

They say amniotic fluid has roughly the same composition as sea water. - Onlar amniyotik sıvının aşağı yukarı deniz suyu ile aynı bileşime sahip olduğunu söylüyorlar.

bileşim
composite
bileşim
coupling
bileşim
(Otomotiv) mixture
bileşim
combination
Bileşim
union
bileşim
gram. combining two or more words to form one new word
bileşim
compo

They say amniotic fluid has roughly the same composition as sea water. - Onlar amniyotik sıvının aşağı yukarı deniz suyu ile aynı bileşime sahip olduğunu söylüyorlar.

A spectrometer uses light to identify the chemical composition of matter. - Bir spektrometre, maddenin kimyasal bileşimini belirlemek için ışık kullanır.

bileşim
log. synthesis
bileşim
composition, compound, combination
bileşim
chem. composition
bileşim
{i} mix
bileşim
constitution
Türkçe - Türkçe

bileşimli teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

bileşim
İki veya daha çok öge bir araya gelerek yeni bir öge oluşturma, terkip
bileşim
Bileşme sonucu oluşan cisim
bileşim
iki ya da daha çok öğeyi birleştirerek yeni bir öğe oluşturma
bileşim
Bir maddenin hangi kimyasal türlerden oluştuğunu belirleyen verilerin tamamı
bileşim
Bileşme işi veya durumu
bileşim
Bileşme işi veya durumu: "Mustafa Kemal, Dil Kurumunu, Tarih Kurumunu ulusal bir bileşim yaratılsın, ulusal bir bilinç doğsun diye kurmuş..."- A. İlhan. İki veya daha çok öge bir araya gelerek yeni bir öge oluşturma, terkip
bileşimli