Is ten thousand yen enough?
- On bin yen yeterli mi?
Will ten thousand yen do?
- On bin yen yeterli mi?
Here is your boarding pass.
- İşte senin biniş kartın.
Can you show me your boarding pass?
- Biniş kartını bana gösterebilir misin?
There were about one thousand people.
- Yaklaşık bin kişi vardı.
I have no more than one thousand yen.
- Bende bin yenden fazla yok.
There are a thousand meters in a kilometer.
- Bir kilometre bin metredir.
You get on the JR Chuo Line.
- JR Chuo Line'a binersin.
If I miss the train, I'll get on the bus.
- Treni kaçırırsam, otobüse bineceğim.
It so happened that I rode in the same train with him.
- Tesadüfen onunla aynı trene bindim.
I rode in a hot air balloon.
- Sıcak hava balonuna bindim.
Have you ever ridden a bicycle?
- Hiç bisiklete bindin mi?
Has Tom ever ridden a horse?
- Tom hiç ata bindi mi?
I want to ride a horse.
- Bir ata binmek istiyorum.
It's fun to ride a motorcycle.
- Motosiklete binmek eğlencelidir.
He loves to ride on his high horse.
- O yüksek atına binmeyi seviyor.
I like to ride on trains.
- Ben trenlere binmekten hoşlanırım.
What time do you start boarding?
- Saat kaçta binmeye başlarsınız?
What gate do I board at?
- Hangi kapıda bineceğim?
Tom got on the wrong bus.
- Tom yanlış otobüse bindi.
I got on the wrong train.
- Ben yanlış trene bindim.
I want to go horseback riding.
- Bir ata binmek istiyorum.
Have you ever been horseback riding?
- Hiç at biniciliğine gittin mi?
He got into his car in a hurry.
- O, aceleyle arabasına bindi.
Tom got into Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasına bindi.
A journey of a thousand miles starts with a single step.
- Bin millik yolculuk bir tek adımla başlar.
A journey of a thousand miles begins with a single step.
- Bin millik bir yolculuk bir tek adımla başlar.
I really like riding.
- Ben binişi gerçekten severim.
He put the bank statement in the shoebox marked Bank Statements and binned the rest.
The CC had long since binned the idea of catching the regular shuttle service,.
Patlayıcılar bir çöp kutusunun içine saklanmıştı.
- The explosives were hidden in a trash bin.
Kafan bir çöp kutusu değildir.
- Your head is not a trash bin.
Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.
- I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.
Bizim tekerlekli çöp bidonumuz çalındı.
- Our wheelie bin was stolen.
Dünya üzerinde 10 çeşit insan vardır: ikilik sistemi anlayanlar ve anlamayanlar.
- There are 10 types of people in the world: those who understand binary, and those who don't.
Yumurta kabuklarını organik çöp tenekesine atın.
- Throw the egg shells in the organic rubbish bin.
Yumurta kabuklarını organik çöp tenekesine atın.
- Throw the egg shells in the organic rubbish bin.
Çöp kutusundan silinmiş bir dosyayı geri getirmek mümkün mü?
- Is it possible to recover a file deleted from the bin?
Patlayıcılar bir çöp kutusunun içine saklanmıştı.
- The explosives were hidden in a trash bin.