beriki

listen to the pronunciation of beriki
Türkçe - İngilizce
the nearest, the nearer one, this one
the nearest, the nearer one; this one; the last mentioned
this one
hither
beri
since

Spain has been a democracy since 1975. - İspanya'nın 1975'ten beri bir demokrasisi var.

She has been busy since last week. - O, geçen haftadan beri meşgul.

beri
onwards
beri
from

Tom has been working as a translator ever since he graduated from college. - Tom üniversiteden mezun olduğundan beri bir çevirmen olarak çalışmaktadır.

From the time he was a small boy, Tom knew that he wanted to be a policeman. - Tom, onun çocukluğundan beri, bir polis olmayı istediğini biliyordu.

beri
on
beri
for

I have not heard from him since he left for America. - O Amerika'ya gittiğinden beri ondan haber almadım.

Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings. - 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.

beri
the near side
beri
this way
beri
free
beri
ever since

He has been ill ever since Sunday. - O, Pazar gününden beri hastadır.

Tom has been working as a translator ever since he graduated from college. - Tom üniversiteden mezun olduğundan beri bir çevirmen olarak çalışmaktadır.

beri
onward
beri
down

That politician has come down in the world since the so-called Recruit scandal was publicized. - Sözde acemi skandalı duyulduğundan beri o politikacı dünyada gözden düştü.

Tom's gone down two pant sizes since he went vegan. - O vegan olduğundan beri Tom iki pantolon ölçüsü düştü.

beri
the near side; this way; since, ever since; for
beri
here; near, this side (of)
öteki beriki
anybody and everybody
Türkçe - Türkçe
Beride olan
Beride olan şey veya kimse
BERÎ
(Osmanlı Dönemi) (Berâet. den) Kurtulmuş. Temiz. Kayıt ve hüküm altında olmayan. Zimmeti bulunmayan adam. Hiçbir karışıklık, kusur ve noksanı olmayan. Hastalıktan sâlim olan. (Bak: Ber
beri
Bu uzaklıkta bulunan
beri
çilek ve kiraz gibi etli ve ince kabuklu meyveler
beri
Bu uzaklıkta bulunan: "Ağaçlardan, karanlığın beri tarafına doğru bir nehir akışı var."- S. F. Abasıyanık. Çıkma durumundaki kelimelerden sonra getirilerek bir işin başlangıcını gösterir: "Kar sabahtan beri yağmıştı."- S. F. Abasıyanık
beri
Konuşanın önündeki iki uzaklıktan kendisine daha yakın olanı
beri
Çıkma durumundaki kelimelerden sonra getirilerek bir işin başlangıcını gösterir
öteki beriki
Olur olmaz kimseler, şu bu
beriki