being limited to a particular antibody or antigen

listen to the pronunciation of being limited to a particular antibody or antigen
İngilizce - Türkçe

being limited to a particular antibody or antigen teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

specific
özel

Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu. - The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.

Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı. - When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.

specific
(Mühendislik) özgül
specific
belirli

Köpeğinizi her gün belirli bir zamanda beslemenin en iyisi olduğunu duydum. - I've heard that it is best to always feed your dog at a specific time every day.

Bizim masumiyetinle ilgili belirli bir kanıtımız var. - We have specific proof of your innocence.

specific
{s} spesifik

O senin için yeterince spesifik mi? - Is that specific enough for you?

Daha spesifik olur musun? - Can you be more specific?

specific
{s} özellikli

Özellikli bilgi istiyorum. - I want specific information.

specific
(Tıp) özgün
specific
bir türe özgü
specific
kesin
specific
(Tıp) Türe ait
specific
(sıfat) spesifik, özel, belli, belirli, kendine özgü, özellikli, özgül, kesin
specific
(Tıp) Bir hastalığa mahsus olan
specific
tedavi edici tıb
specific
öze

Keşke daha özel olabilsem. - I wish I could be more specific.

Özellikli bilgi istiyorum. - I want specific information.

specific
ağırlık ve miktara göre alınan gümrük vergisine ait
specific
belirli bir mikroptan husule gelen
specific
(isim) özel ilaç, özel amaçlı ilaç
specific
{s} fiz., kim. özgül
specific
özgü, belirli
İngilizce - İngilizce
specific
being limited to a particular antibody or antigen

    Heceleme

    be·ing li·mi·ted to a par·ti·cu·lar an·ti·bo·dy or an·ti·gen

    Türkçe nasıl söylenir

    biîng lîmıtıd tı ı pırtîkyılır äntibädi ır äntıcın

    Telaffuz

    /ˈbēəɴɢ ˈləmətəd tə ə pərˈtəkyələr ˈantēˌbädē ər ˈantəʤən/ /ˈbiːɪŋ ˈlɪmətəd tə ə pɜrˈtɪkjəlɜr ˈæntiːˌbɑːdiː ɜr ˈæntəʤən/