ball which misses the goal (in cricket); expansive place (archaic)

listen to the pronunciation of ball which misses the goal (in cricket); expansive place (archaic)
İngilizce - Türkçe

ball which misses the goal (in cricket); expansive place (archaic) teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

wide
{s} bol

Orijinal qipao geniş ve boldu. - The original qipao was wide and loose.

Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır. - A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.

wide
{s} geniş

Oturma odamda geniş pencereler var. - My living room has wide windows.

Columbus Amerika'yı keşfettiği zaman, bizon ( Amerikan mandası ) geniş bir alanda yaşıyordu. - When Columbus discovered America, bison (American buffalo) inhabited a wide-ranging area.

wide
{s} geniş; engin: a wide road geniş bir yol. This road's twenty meters wide. Bu yolun genişliği yirmi metre
wide
{s} yaygın

İngilizce dünyada en yaygın konuşulan dildir. - English is by far the most widely-spoken language in the world.

Onun adı yaygın olarak biliniyordu. - His name was becoming widely known.

wide
{s} ferah
wide
açığa
wide
yanılmış
wide
vasi
wide
açıkta
wide
açık

Arka kapı sonuna kadar açık. - The back door's wide open.

Ön kapı sonuna kadar açıktı. - The front door was wide open.

wide
dilb geniş
wide
top wide of the mark nişandan uzak
wide
{s} büyük

İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır. - There is a wide gap in the opinions between the two students.

wide
iyice
wide
tamamen

Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı. - Tom remained wide awake the whole night.

Saat sabahın üçü fakat ben tamamen uyanığım ve çabalasamda uyuyamadım. - It's already 3 a.m., but I'm wide awake and couldn't fall asleep if I tried.

wide
geniş bir alanı kaplayan
wide
ardına kadar

Tom gözlerini ardına kadar açtı. - Tom opened his eyes wide.

Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu. - Fadil found the door wide open.

wide
(sıfat) geniş, enli, büyük, kapsamlı, engin, yaygın, ferah, bol, ardına kadar açık
wide
alabildiğine
wide
{s} geniş, kapsamlı
İngilizce - İngilizce
{i} wide
ball which misses the goal (in cricket); expansive place (archaic)