En kısa zamanda Tom'la tanışmak istiyorum.
- I want to meet Tom as soon as possible.
Lütfen bunu en kısa zamanda yapın.
- Please do it as soon as possible.
O telefon görüşmesi yapar yapmaz eve gitti.
- He went home as soon as he got the phone call.
Onu yapar yapmaz onun bir hata olduğunu fark ettim.
- I realized it was a mistake as soon as I did it.
Tom Mary'nin artık dinlemediğini fark eder etmez konuşmayı durdurdu.
- Tom stopped talking as soon as he noticed Mary wasn't listening anymore.
Gemi hareket eder etmez, onu deniz tuttu.
- As soon as the ship began to move, he got seasick.
Bu e-postayı görür görmez lütfen hemen cevapla.
- As soon as you see this E-mail please reply right away.
Tartışma sona erer ermez, ben hemen ofisten ayrıldım.
- As soon as the argument ended, I left the office forthwith.
Neden doğrudan ona söylemiyorsun?
- Why don't you tell her directly?
O sizinle doğrudan temas kuracak.
- He will be contacting you directly.
Çıplak gözle güneşe doğrudan doğruya bakmamalısın.
- You should never look directly at the Sun with the naked eye.
Bu cümleler doğrudan doğruya bağlantılı değildir.
- These sentences are not directly linked.
Derhal bir ambulans geldi.
- An ambulance arrived immediately.
Delegeler derhal oylarını kullandılar.
- The delegates voted immediately.
Lütfen patates cipslerini kaseye koy. Onları direkt olarak torbadan yeme.
- Please put the potato chips in the bowl. Don't eat them directly from the bag.
Tom'la direkt olarak konuşmadım.
- I didn't speak with Tom directly.
Niçin doğruca sadece Tom'la konuşmuyorsun?
- Why don't you just speak directly to Tom?
Tom eve varır varmaz doğruca odasına gitti.
- Tom went directly to his room as soon as he got home.
As soon as he arrived, everyone gasped.
He is to go to Calais, directly this is over, to replace Lord Berners as governor .
... Now, if I were an animal, as soon as I'm safe, my amygdala ...
... is a solution that ends within 24 hours. As soon as a bored Norwegian teenager encounters ...