kendi kendine

listen to the pronunciation of kendi kendine
التركية - الإنجليزية
by herself

I didn't tell her. She found out by herself. - Ona söylemedim. O kendi kendine öğrendi.

by himself
on one's own
by itself

The machine works by itself. - Makine kendi kendine çalışır.

Just pull the door shut. It'll lock by itself. - Sadece kapıyı kapamak için çekin. O kendi kendine kitlenecektir.

by oneself
on one's own hook
on your own
oneself
By oneself, on one's own
aside
1. on one's own responsibility; of one's own accord. 2. alone, by oneself, without help. 3. to oneself. 4. theat. as an aside
a) by oneself, on one's own b) automatically
automatically
by yourself

Are you sure you'll be alright here by yourself? - Burada kendi kendine iyi olacağından emin misin?

Can you put on a kimono by yourself? - Kendi kendine bir kimono giyebilir misin?

on by own
spontaneously
auto-
in one's own right
self paced
herself

Maria said to herself, I am very lucky. - Maria kendi kendine, çok şanslıyım dedi.

She is muttering to herself. - O kendi kendine mırıldanıyor.

kendi kendine yeten
self-contained
kendi kendine abartma
self-aggrandizement
kendi kendine acıma
self-pity
kendi kendine işleyen
(Askeri) self acting
kendi kendine kalmış
on his own
kendi kendine konuşmak
huddle with oneself
kendi kendine konuşmak
talk to oneself
kendi kendine konuşmak
soliloquize
kendi kendine konuşmak
speak aside
kendi kendine olan
self inflicted
kendi kendine psikanaliz
(Pisikoloji, Ruhbilim) self-analysis
kendi kendine sönen
self-extinguishing
kendi kendine söylenmek
murmur
kendi kendine temizleme
(Çevre) self purification
kendi kendine yapabilir
self-efficacy
kendi kendine yardım
self-help
kendi kendine yardım
self help
kendi kendine yeten
self contained
kendi kendine yeten
complacent
kendi kendine yeterli
(Askeri) self-contained
kendi kendine yetme
self help
kendi kendine öğrenme
self learning
kendi kendine sormak
to ask himself
kendi kendine akabilen
self flowable
kendi kendine akabilen
self-flowable
kendi kendine algılama
self-perceiving
kendi kendine algılayan
self-perceiving
kendi kendine algılayış
self-perceiving
kendi kendine anlamak
self understand
kendi kendine anlayış
self understand
kendi kendine açılmayan
indehiscent
kendi kendine başarıya ulaşmış
self-made
kendi kendine biryerlere gelmiş
self-made
kendi kendine boşalma
self discharge
kendi kendine bulmak
(deyim) find oneself in
kendi kendine devam eden
self sustaining
kendi kendine devam eden
self-sustaining
kendi kendine doyan
self saturating
kendi kendine durma
(Çevre) coastdown
kendi kendine döllenme
self pollination
kendi kendine döllenme
self-pollination
kendi kendine döllenme
(açmayan çiçekte) cleistogamic
kendi kendine enerjilenme
(Otomotiv) self-energizing
kendi kendine eğlenebilen
(Argo) larrikin
kendi kendine gelin güvey olmak
to count one's chickens before they're hatched, build castles in Spain
kendi kendine gelin güvey olmak
to reckon without one's host
kendi kendine gerçekleştirme
self realization
kendi kendine giden
drive yourself
kendi kendine gitmek
coasting
kendi kendine gülme
chuckle
kendi kendine gülmek
chuckle
kendi kendine hakimiyet
self-command
kendi kendine hareket edemeyen uçak
(Askeri) non-self deployment aircraft
kendi kendine hareket eden
(Askeri) self-sustained
kendi kendine havalanma
self aeration
kendi kendine hipnoz
(Pisikoloji, Ruhbilim) autohypnosis
kendi kendine hizmet eden
self serving
kendi kendine hızlanan
self-accelerating
kendi kendine ilk yardım
(Askeri) self aid
kendi kendine kapanan
self closing
kendi kendine karar veren
self determining
kendi kendine kayıt yapan
self-recording
kendi kendine konuşma
soliloquy
kendi kendine kuruma
(Madencilik) self-desiccation
kendi kendine kıkırdayarak
chucklingly
kendi kendine merkezleme
(Otomotiv) self centering
kendi kendine merkezleme
(Otomotiv) self-centring
kendi kendine merkezleme
(Otomotiv) self-centering
kendi kendine merkezleme
(Otomotiv) self centring
kendi kendine olan
automatic
kendi kendine olan
self-inflicted
kendi kendine oluşan
autogenous
kendi kendine oluşmuş
self-created
kendi kendine oral seks yapma
autofellatio
kendi kendine patlağını kapatan
(lâstik) self-sealing
kendi kendine sertlik verme
self-annealing
kendi kendine söylenen
grump
kendi kendine söylenen sözler
aside
kendi kendine söz vermek
pledge oneself
kendi kendine sırıtmak
grin to oneself
kendi kendine tahliye
self discharging
kendi kendine tapma
self-worship
kendi kendine tasfiye
(Ticaret) self liquidation
kendi kendine tasfiye eden
(Ticaret) self liquidating
kendi kendine tekrarlamak
soliloquize
kendi kendine telkin
autosuggestibility
kendi kendine telkin
autosuggestion
kendi kendine telkin
self-command
kendi kendine telkin
self suggestion
kendi kendine test girişi
self test input
kendi kendine test çıkışı
self test output
kendi kendine teşhis koyma
(Tıp) self-diagnosis
kendi kendine tozlaşma
autogamy
kendi kendine tutuşma
self ignition
kendi kendine uyanış
self-awakening
kendi kendine uygulayan
self executing
kendi kendine yerleşen
(İnşaat) self consolidating
kendi kendine yeten
self-supporting
kendi kendine yeten
self sufficient
kendi kendine yeten millet
(Politika, Siyaset) self sufficient nation
kendi kendine yeten ülke
(Kanun) autarky
kendi kendine yeten ülke
self contained country
kendi kendine yeterli
self-reliant and self-sufficient
kendi kendine yeterli olma
(Ticaret) self-sufficiency
kendi kendine yetme
self-help
kendi kendine yetmek
become self-sufficient
kendi kendine yetmek
be thrown upon oneself
kendi kendine yetmek
be thrown upon one's own resources
kendi kendine yüklenen
self-loading
kendi kendine zarar veren
self destructive
kendi kendine zarar verme
self-destruction
kendi kendine ziyafet çekmek
give oneself a treat
kendi kendine çalışan
self-operating
kendi kendine ötanazi
(Pisikoloji, Ruhbilim) auto-euthanasia
kendi kendine öğrenilmiş
self taught
kendi kendine üretilmiş
self produced
kendi kendine üretilmiş
self generated
kendi kendine ısınan
self-heating
kendi kendine şekillendirme
(Pisikoloji, Ruhbilim) autoshaping
kendikendine
by himself
kendikendine
by herself
kendi biten, kendi kendine yetişen bitki
own ends, self-grown plant
sıhhiye birliği, kendi kendine yetebilir, taşınabilir
(Askeri) medical unit, self-contained, transportable
التركية - التركية
Yalnız başına
Başkasının yardımı ve ortaklığı olmadan
Kendiliğinden
Kendisine

Kendisine Fransızca öğretti. - Kendi kendine Fransızca öğrendi.

Kimseye danışmaksızın; kimseyle ilgisi, ilişkisi olmadan
kendi kendine
المفضلات