O sık sık ahmakça sorular sorar.
- She often asks silly questions.
Sevgililer Günü'nde çikolata göndermek, Hristiyan olmayanlar için aptalca bir başlangıç.
- It is a silly practice for non-Christians to send chocolates on St. Valentine's Day.
Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
- Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.
Sen şimdi bir film yıldızı mısın? Hayır, salak.
- Are you a movie star now? No, silly.
Sana saçma bir soru sormalıyım.
- I need to ask you a silly question.
Nasıl bu kadar saçma bir şey söyleyebilirsin?
- How can you say such a silly thing?
O, sık sık aptalca sorular sorar.
- He often asks silly questions.
Böyle bir hata yapman aptalcaydı.
- It was silly of you to make such a mistake.
This supremely gifted kid told me that in the early elementary grades, the songs sung in music class were so inane that he wanted to skip grades already! Eventually he did, so better late than never.