saçmalık

listen to the pronunciation of saçmalık
التركية - الإنجليزية
nonsense

He's a twat. I can't listen to his nonsense anymore. - O bir aptal. Onun saçmalıklarını artık dinleyemem.

What you said is absolute nonsense. - Dediğin şey tamamen saçmalıktır.

tripe
{i} bullshit

I got it, so no bullshit, okay? - Anladım, bu yüzden saçmalık yok, değil mi?

Creationism is bullshit. - Yaratılışçılık saçmalıktır.

bullshit (Slang)
piece of nonsense, absurd remark or action
flimflam
gibberish

This is gibberish to me. - Bu benim için saçmalık.

rot
bosh
absurdity

Twitter is a good example of absurdity. - Twitter, saçmalıklara iyi bir örnektir.

In the sphere of thought, absurdity and perversity remain the masters of the world, and their dominion is suspended only for brief periods. - Düşünce alanında, saçmalık ve sapkınlık dünyanın ustaları olarak kalır, ve onların hakimiyeti ancak kısa süreler için askıya alınır.

guff
flubdub
footle
drivel; eyewash
container in which shot, buckshot, or BB's are kept
nonsense, drivel, claptrap, bullshit, absurdity, toomfoolery, garbage, bilge, tripe, shit, cock, codswallop, cobblers, rubbish
blatherskite
blather
fatuity
balderdash
applesauce (Slang)
hog wash
flapdoodle
rubbish

His essay is rubbish. - Onun denemesi saçmalık.

galimatias
gab
fiddle-faddle
gassing
farce
{i} moonshine
hogwash

I think it's hogwash. - Ben bunu saçmalık olduğunu düşünüyorum.

I think that's a lot of hogwash. - Onun saçmalık olduğunu düşünüyorum.

senseless
crap

Ninety percent of everything is crap. - Her şeyin yüzde doksanı saçmalık.

What's all this crap? - Bütün bu saçmalık da ne?

wind
humbug
(Argo) jibberish
goofiness
drool
piece of crap
eye wash
tosh
humph
froth
trash
shit
abracadabra
punk
bunk
frivolousness
cock
cobblers
gammon
drivel
frivolity
charade
inanity
bilge
claptrap
codswallop
fiddlestick
unreason
apple sauce
ridiculousness
tomfoolery
absurdness
{i} spinach
bullcrap
talkee talkee
{i} malarkey

Personally, I think that's a bunch of malarkey. - Şahsen, ben onun saçmalık olduğunu düşünüyorum.

{i} poppycock
bir yığın saçmalık
a pack of nonsense
bir yığın saçmalık
pack of nonsense
tam saçmalık
stark nonsense
tamamen saçmalık
full of shit
التركية - التركية
Yeri ve değeri olmayan söz, davranış: "Bazen çekip gitmeyi kuruyordu, fakat bunun saçmalığını kendi de idrak ediyordu."- H. Taner
Saçma konulan yer
Yeri ve değeri olmayan söz, davranış
saçmalık
المفضلات