Onu yapman için seni zorlamak istemiyorum.
 - I don't want to force you to do that.
Linda, Dan'ı evliliğe zorlamak için hamile olduğunu iddia etti.
 - Linda claimed she was pregnant to force Dan into marriage.
Kaba kuvvet kullanırsan savaş başlatırsın.
 - Act too forcefully and you'll start a war.
Amerikan kuvvetleri geri çekildi.
 - American forces were withdrawn.
Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.
 - The Japanese military forces seemed too strong to stop.
Japon güçleri Birmanya'ya yürüdü.
 - Japanese forces marched into Burma.
Onlar geri yürürlükte olacak.
 - They will be back in force.
Jülyen takvimi Rusya'da yürürlükteydi.
 - The Julian calendar was in force in Russia.
Sebzelerini yemesi için ona baskı yaptı.
 - She forced him to eat his vegetables.
Adımı imzalamam için bana baskı yapıldı.
 - I was forced to sign my name.
İkna genellikle zorlamaktan daha etkilidir.
 - Persuasion is often more effectual than force.