Son olarak o Amerika'ya gitti.
- Lastly, she went to America.
Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim.
- The last time I went to China, I visited Shanghai.
Tom son dört yılda iki kez alkollü araba sürmekten mahkûm edildi.
- Tom has been convicted of drunken driving twice in the last four years.
O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.
- He began to work for that company last year.
Geçen sene kurulan lunapark sağolsun şehir popüler oldu.
- Thanks to the amusement park built last year, the city has become popular.
Tom son olarak vardı.
- Tom was the very last to arrive.
Onu son olarak ne zaman gördün?
- When did you see her last?
En sonunda hatasını anladı.
- At last, he realized his error.
Tom'u en son ne zaman gördün?
- When did you last see Tom?
Konuşma otuz dakika sürdü.
- The speech lasted thirty minutes.
Sürücü ehliyetimi geçen ay yenilettim.
- I had my driver's license renewed last month.
Tom geçen yaz yakın bir ölüm deneyimi yaşadı.
- Tom had a near death experience last summer.
Ölüm hiçbir şey. Bu yüzden yaşamla başla, daha az komik ve daha uzun sürer.
- Dying is nothing. So start with living, it's less funny and it lasts longer.
Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
- I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
O, son kez yaptığından daha iyi yaptı.
- He has done better than last time.
last but not least.