a person with many notable or eccentric features

listen to the pronunciation of a person with many notable or eccentric features
İngilizce - Türkçe

a person with many notable or eccentric features teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

character
{i} kahraman
character
cibilliyet
character
haslet
character
özellik

Bunlar, konuşulan dilin özellikleridir. - These are characteristics of the spoken language.

Bu kadının temel karakter özellikleri gurur, kararlılık ve cesaretti. - The fundamental character traits of this woman were pride, decisiveness, and courage.

character
şamatacı
character
ahlaklılık
character
insan

Acılık ve intikam benim karakterimin bir parçası değildir. Hayat çok kısa. Bir insanın acılık ve intikam üzerine zaman harcamaması gerekir. - Bitterness and revenge are not part of my character. Life's too short. One shouldn't spend time on bitterness and revenge.

Sen kötü bir insan sarrafısın. - You're a terrible judge of character.

character
{i} el yazısı
character
alfabe

Japon yazım düzeni çok karmaşıktır, iki binden fazla karakteri olan üç tane alfabe vardır. - The Japanese writing system is very complicated, it has three alphabets with more than two thousand characters.

character
gırgır kimse
character
hususiyet
character
{i} sıfat
character
{i} nitelik
character
{i} isim
character
{i} kişilik

Tom tipik bir kişilik. - Tom is quite a character.

Hayaller kişiliklerimizin mihenktaşıdır. - Dreams are the touchstones of our characters.

character
{i} karakter, özyapı
character
garip kişiliği olan kimse
character
{i} (roman, hikâye, oyun v.b.'nde) kişi, şahıs, karakter
character
kişili

O çok iyi kişilikli bir adamdır. - He's a man of very good character.

Hayaller kişiliklerimizin mihenktaşıdır. - Dreams are the touchstones of our characters.

character
{i} bonservis
İngilizce - İngilizce
character
a person with many notable or eccentric features

    Heceleme

    a per·son with ma·ny no·ta·ble or ec·cen·tric features

    Türkçe nasıl söylenir

    ı pırsın wîdh meni nōtıbıl ır îksentrîk fiçırz

    Telaffuz

    /ə ˈpərsən wəᴛʜ ˈmenē ˈnōtəbəl ər əkˈsentrək ˈfēʧərz/ /ə ˈpɜrsən wɪð ˈmɛniː ˈnoʊtəbəl ɜr ɪkˈsɛntrɪk ˈfiːʧɜrz/