It's hard to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
I want to learn French.
- Fransızca öğrenmek istiyorum.
I'd just like to find out what happened.
- Sadece ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
I still have to find out about Tom.
- Hâlâ Tom hakkında öğrenmek zorundayım.
Everyone has to learn the words by heart.
- Herkes kelimeleri ezbere öğrenmek zorunda.
I heard that Tom wanted to learn French.
- Tom'un Fransızca öğrenmek istediğini duydum.
Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.
- Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.
He went to Italy in order to study music.
- O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
Mastering a foreign language calls for patience.
- Yabancı dil öğrenmek sabır gerektirir.
According to my experience, it takes one year to master French grammar.
- Benim deneyimlerime göre, Fransızca dil bilgisini öğrenmek bir yıl alır.
It is difficult to ascertain what really happened.
- Gerçekten ne olduğunu öğrenmek zordur.
I want to know who's staying with us.
- Bizimle kimin kaldığını öğrenmek istiyorum.
If you'd like to study French with a native speaker, please contact me.
- Yerli bir konuşucuyla Fransızca öğrenmek istiyorsan, lütfen benimle irtibat kur.
Tom couldn't understand why she wanted to learn French.
- Tom onun niçin Fransızca öğrenmek istediğini anlayamadı.
welche sprache lernst du ?.
Learning a foreign language is difficult.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
A little learning is a dangerous thing.
- Birazcık öğrenme tehlikeli bir şeydir.
Learning a foreign language is difficult.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
It's difficult to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
He tried to use my computer without my finding out about it.
- O ben onun hakkında öğrenmeden bilgisayarımı kullanmaya çalıştı.
He went to Italy in order to study music.
- O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
You must study hard and learn many things.
- Çok çalışmalısın ve çok şey öğrenmelisin.
Learning a foreign language is difficult.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
It's difficult to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
I am learning a little English.
- Ben biraz İngilizce öğreniyorum.
She is learning the piano.
- O, piyanoyu öğreniyor.
At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
I learned to play guitar when I was ten years old.
- On yaşındayken gitar çalmayı öğrendim.
Tom learnt from Mr Ogawa that many people have scorn for the nouveau riche.
- Tom birçok insanın sonradan görme insanları küçümsediğini Bay Ogawa'dan öğrendi.
What I have learnt is not just the Chinese language, but something about the country itself as well.
- Sadece Çince dilini değil ama aynı zamanda ülkenin kendisi hakkında da bir şeyler öğrendim.