öğren

listen to the pronunciation of öğren
Türkçe - İngilizce
learn

One of my dreams is to learn Icelandic. - Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.

It's hard to learn a foreign language. - Yabancı dil öğrenmek zordur.

{f} learning

I am learning a little English. - Ben biraz İngilizce öğreniyorum.

That didn't happen when I was learning Esperanto. - O Esparanto öğrenirken olmadı.

{f} learned

I learned to play guitar when I was ten years old. - On yaşındayken gitar çalmayı öğrendim.

I learned a lot about Greek culture. - Yunan kültürü hakkında çok şey öğrendim.

{f} learnt

Tom learnt from Mr Ogawa that many people have scorn for the nouveau riche. - Tom birçok insanın sonradan görme insanları küçümsediğini Bay Ogawa'dan öğrendi.

Soon learnt, soon forgotten. - Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.

internalize