There is a crack in the glass.
- Bardakta bir çatlak var.
Tom saw a crack in the wall.
- Tom duvarda bir çatlak gördü.
Tom accidentally cracked his phone's screen.
- Tom yanlışlıkla telefonunun ekranını çatlattı.
The ice cracked under the weight.
- Buz ağırlığın altında çatladı.
The ice is too hard to crack.
- Buz çatlamak için çok sert.
My neck snapped when I did a headstand.
- Amuda kalktığımda boynum çatırdadı.
Mother closed her purse with a snap.
- Annem çantasını çat diye kapattı.