The player contributed to the victory.
- Oyuncu zafere katkıda bulundu.
In 1958, Brazil won its first World Cup victory.
- 1958'de, Brezilya ilk Dünya Kupası zaferini kazandı.
Tom was celebrating the victory with wine.
- Tom zaferi şarapla kutluyor.
Winning the election was a great victory for the candidate's political party.
- Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
Dear Brothers and Sisters, Jesus Christ is risen! Love has triumphed over hatred, life has conquered death, light has dispelled the darkness!
- Sevgili kardeşlerim, Hazreti İsa yükseldi! Sevgi nefret üzerinde zafer kazandı, hayat ölümü ele geçirdi, ışık karanlığı dağıttı.
She triumphed against all odds.
- O her şeye rağmen zafer kazandı.
Tom looked at me triumphantly and said, Check and mate.
- Tom bana zafer kazanmışçasına baktı ve Şah ve Mat. dedi.