The player contributed to the victory.
- Oyuncu zafere katkıda bulundu.
If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
- Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.
British forces at this time were winning victories.
- İngiliz kuvvetleri bu sırada zaferler kazanıyorlardı.
American generals believed they could win an easy victory.
- Amerikalı generaller kolay bir zafer kazanabileceklerine inanıyorlardı.
Our team came home in triumph.
- Takımımız yurda zaferle döndü.
She triumphed against all odds.
- O her şeye rağmen zafer kazandı.
Tom looked at me triumphantly and said, Check and mate.
- Tom bana zafer kazanmışçasına baktı ve Şah ve Mat. dedi.