yakalatmak

listen to the pronunciation of yakalatmak
Türkçe - İngilizce
sick
to have (someone) catch or collar (someone); to have (someone) seize (something)
yakala
caught

I was caught in a shower on my way home. - Eve dönerken yağmura yakalanmıştım.

The old man caught a big fish. - Yaşlı adam büyük bir balık yakaladı.

yakala
catch

She doesn't dare leave the room for fear she should catch cold. - O, soğuk algınlığına yakalanma korkusuyla odadan ayrılmaya cesaret edemiyor.

Laws are like cobwebs, which may catch small flies, but let wasps and hornets break through. - Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.

yakala
{f} capture

We want to capture all the uniqueness of each language. And we as well want to capture their evolution through time. - Biz her dilin tüm benzersizliğini yakalamak istiyoruz. Ve biz zaman içinde onların evrimini de yakalamak istiyoruz.

They would capture as many people as possible. - Onlar mümkün olduğu kadar çok sayıda insan yakalardı.

yakala
snare

A fox was caught in the snare. - Kapanda bir tilki yakalandı.

A fox isn't caught twice in the same snare. - Bir tilki aynı tuzakta iki kez yakalanmaz.

yakala
(Bilgisayar) catch up

She has to study hard and catch up with everybody in her class. - Sıkı çalışıp sınıfındaki herkesi yakalamak zorunda.

I should try to catch up with Tom. - Tom'u yakalamaya çalışmalıyım.

yakala
{f} grapple
yakala
{f} grappling
yakala
{f} nabbed

The robber was nabbed this morning. - Soyguncu bu sabah yakalandı.

yakala
{f} catching

They succeeded in catching the tiger alive. - Kaplanı canlı yakalamayı başardılar.

Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases. - Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.

yakala
nab

The robber was nabbed this morning. - Soyguncu bu sabah yakalandı.

yakala
{f} capturing

I have created a perfect plan for capturing that crafty animal. - O kurnaz hayvanı yakalamak için mükemmel bir planı oluşturdum.

yakala
{f} collar

He grabbed me by the collar. - O, beni yakamdan yakaladı.

I grabbed the dog by its collar. - Köpeği tasmasından yakaladım.

yakala
captured

I captured butterflies with a net. - Kelebekleri bir fileyle yakaladım.

The boy captured the bird with a net. - Çocuk bir ağ ile kuşu yakaladı.

yakala
acquire
yakala
sick him
yakala
catsh
yakala
overtake
yakala
overtaken
yakala
nail

Where did you nail them? - Onları nerede yakaladın?

I think you nailed it. - Sanırım onu yakaladın.

yakala
overtook
Türkçe - Türkçe
Yakalanmasını sağlamak
yakalatma
Yakalatmak işi
yakalatmak