vicinity, region

listen to the pronunciation of vicinity, region
İngilizce - Türkçe

vicinity, region teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

part
parça

Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir. - This factory manufactures automobile parts.

Anne pastayı üç parçaya böldü. - Mother divided the cake into three parts.

part
kısım

İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim. - I visited many parts of England.

Onun bazı kısımları üzerinde anlaşamadı. - They could not agree on some parts of it.

part
taraf

Onların tarafında bir hataydı. - It was a mistake on their part.

Parti Mac tarafından organize edildi. - The party was organized by Mac.

part
kısmen

Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti. - Tom admitted that it was partially his fault.

Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor. - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.

part
yarı

Çocuğunuzun doğumundan sonra işinizi yarım gün yapmalısınız. - After the birth of your child, you should make your work part-time.

Yarın partiye gelecekmisin? - Will you come to the party tomorrow?

part
ekseriya
part
görev

Görevimi yapmayı planlıyorum. - I plan on doing my part.

Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum. - I try to do my part to help the community.

part
yan

Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek. - A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.

Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi? - Who was at the party beside Jack and Mary?

part
{f} ayır

Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim. - I will love you for better for worse till death us do part.

Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı. - Tom budgeted three hundred dollars for the party.

part
fasıl
part
ayrılmak

Niçin ayrılmak istediğine dair fikrim yok. - I have no idea why you want to part with that.

O, evinden ayrılmak istemedi. - He didn't want to part with his house.

part
{f} parçalanmak, ayrılmak; bölünmek
part
{f} tarakla ayırmak
part
(ial) parça (lı), kısmi
part
(fiil) ayırmak, tarakla ayırmak, ayrılmak, kopmak, elden çıkarmak
part
{i} parça, bölüm, kısım
part
{i} katkı. z. kısmen
part
{i} hisse, pay
İngilizce - İngilizce
part
parts

We intend being at Leamington before long, unless some change in the weather should make our stay in these parts more tolerable.