Tom bowed his head in shame.
- Tom utançla başını eğdi.
He hung his head in shame.
- O utançla başını eğdi.
I would rather be killed than live in disgrace.
- Utanç içinde yaşamaktansa öldürülmeyi tercih ederim.
It is better to die honorably than to live in disgrace.
- Utanç içinde yaşamaktansa onurlu ölmek daha iyidir.
An honorable death is better than a shameful life.
- Onurlu bir ölüm utanç verici bir yaşamdan daha iyidir.
The invasion of other countries is a shameful action.
- Başka ülkelerin işgali utanç verici bir etkinliktir.
I think it's disgraceful.
- Bunun utanç verici olduğunu düşünüyorum.
Nothing is more disgraceful.
- Hiçbir şey daha utanç verici değil.
What Tom did was disgraceful.
- Tom'un yaptığı utanç vericiydi.
Nothing is more disgraceful.
- Hiçbir şey daha utanç verici değil.