He’s really together.
He’s really together.
We went to school together.
He put all the parts together.
Birlikte çalışmayı kabul ettiler.
 - They agreed to work together.
Aile, akşam yemeğini birlikte yedi.
 - The family ate dinner together.
Ara sıra beraber filme gideriz.
 - We go to the movies together once in a while.
Tüm gün beraber oynamaya bayılırlardı.
 - They loved to spend all day playing together.
Tom eşyalarını topluyor.
 - Tom is getting his things together.
Hiç durmadan günlerce kar yağdı.
 - It snowed for many days together.
Biz düzenli olarak bir araya gelme alışkanlığını edindik.
 - We made a habit of getting together regularly.
Hiç durmadan günlerce kar yağdı.
 - It snowed for many days together.
Tom ve Mary birlikte sakin bir anın tadını çıkardı.
 - Tom and Mary enjoyed a quiet moment together.
Bir arada kalmamız gerek.
 - We need to stay together.
Tembellik ve başarı bir arada gitmez.
 - Laziness and success do not go together.