Argüman eksiklerle doludur.
- The argument is full of holes.
Onun argümanı gerçeklere dayalıydı.
- His argument was based on facts.
Avukat savunmada niçin kaybetti?
- Why did the lawyer lose in the argument?
Savaş için bir kanıt sundu.
- He presented an argument for the war.
Tartışma hızla kontrolden çıktı.
- The argument quickly got out of control.
Onların tartışması sonunda berabere bitti.
- Their argument eventually ended in a draw.
Savaş için bir kanıt sundu.
- He presented an argument for the war.
Bu fikir benim iddiamın temelidir.
- This idea is the basis of my argument.
Bu iddia, söz sanatından başka bir şey değil.
- This argument is nothing more than rhetoric.
Konuşmacının tartışması konuyla alâkasızdı.
- The speaker's argument was off the point.
Uyuşturucu ile ilgili suçlar konusunda Doyle'nin çalışmasında sunulan argüman bir beyaz kağıt olarak ilk kez yayımlandı.
- The argument presented in Doyle's study was first published as a white paper on drug-related crimes.