Döner kavşağın amacı trafiği yavaşlatmaktır.
 - The purpose of a roundabout is to slow down traffic.
Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
 - Could you please speak a little bit more slowly?
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
 - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
İşler gerçekten kesatlaştı.
 - Business has really slowed down.
Bu günlerde iş çok kesat.
 - Business is so slow these days.
Oyun yavaş ve sıkıcıydı.
 - The game was slow, and it was also boring.
Basketbolla karşılaştırıldığında, beyzbolun biraz yavaş ve sıkıcı olabileceği düşünülebilir.
 - Compared to basketball, baseball might be considered a little slow and boring.
Saatimi ayarlamalıyım. Geri kalmış.
 - I must adjust my watch. It's slow.
Saatim beş dakika geri kalmış.
 - My watch is five minutes slow.
Cankurtaranlar kırmızı ışıklarda durmak zorunda değiller ama genellikle yavaşlarlar.
 - Ambulances don't have to stop at red lights, but they usually slow down.
Tom yavaşlamamı söyledi.
 - Tom told me to slow down.
Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
 - In childhood, time passes slowly.
Geçen ay iş biraz yavaştı.
 - Business was a little slow last month.
Bu saat on dakika geridir.
 - This watch is ten minutes slow.
Saat on dakika geri kalmış.
 - The clock is ten minutes slow.