to inhabit; to occupy; to populate

listen to the pronunciation of to inhabit; to occupy; to populate
İngilizce - Türkçe

to inhabit; to occupy; to populate teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

people
millet

Çinliler cana yakın bir millettir. - The Chinese are a friendly people.

İngilizler becerikli bir millettirler. - The English are a practical people.

people
ulus

Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır. - This is what they have in common with other peoples.

Yahudiler Tanrı tarafından seçilmiş bir ulustur. - Jews are a people chosen by God.

people
insanlar

Seyahat, insanları bilgili yapar. - Traveling makes people knowledgeable.

Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar. - After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.

people
{i} 1. birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
people
{f} insan yerleştirmek
people
dünya

Dünyada birçok insan açtır. - Many people in the world are hungry.

Dünya aptal insanlarla dolu. - The world is full of dumb people.

people
beşer
people
kalabalık

İnsanları işaret etmek kalabalıktır. - It is rude to point at people.

Caddede bir kalabalık var. - There is a crowd of people on the street.

people
el
people
insanoğlu
people
kişiler

Romatoid artrit belirtileri olan kişiler, ne yedikleri konusunda çok dikkatli olmalılar. - People with rheumatoid arthritis symptoms should be careful about what they eat.

Onun romanları genç kişiler arasında ünlüdür. - His novels are popular among young people.

people
ümmet
people
kimse

Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez. - No one knows exactly how many people considered themselves hippies.

Hiç kimse kaç kişi öldüğünden emin değildi. - No one is sure how many people died.

people
kişi

Sadece birkaç kişi beni anladı. - Only a few people understood me.

Konserde çok fazla kişi vardı. - There were too many people at the concert.

people
kodak üyeleri
people
akrabalar
people
(fiil) insan yerleştirmek
people
birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
İngilizce - İngilizce
people

/ As thick and numberless / As the gay motes that people the Sun Beams, /.