Bilimin amacı, çoğunlukla söylenildiği gibi, anlamak değil, öngörmektir.
- The aim of science is, as has often been said, to foresee, not to understand.
Hükümet programa katılan firmalara faizsiz kredi sağlayacak.
- The government will provide interest-free loans to firms that participate in the program.
O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.
- She provided the traveler with food and clothing.
Senin ve erkek kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
- I'm trying my best to provide for you and your brother.
O ihtiyaçlarını karşılamak için bir karıya ve iki küçük çocuğa sahiptir.
- He has a wife and two young children to provide for.
O ailesinin geçimini sağlamaktadır.
- He provides for his family.
Kolonlar sağlam bir temel sağlamaktadır.
- Columns provide a solid foundation.
I foresee in this, he says, the breaking up of our profession. The Lamplighter - Charles Dickens, 1838.