Bir dal çatırtısı duydum.
- I heard a twig crack.
Bardakta bir çatlak var.
- There is a crack in the glass.
Mary eklemlerini çatlattığında Tom sevmez.
- Tom doesn't like it when Mary cracks her knuckles.
Tom kapıyı biraz aralık bıraktı.
- Tom left the door open a crack.
That software licence will expire tomorrow unless we can crack it.