to celebrate at a party, to have fun, to enjoy oneself

listen to the pronunciation of to celebrate at a party, to have fun, to enjoy oneself
İngilizce - Türkçe

to celebrate at a party, to have fun, to enjoy oneself teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

party
(Bilgisayar) kullanıcı telefon
party
fırka
party
yöre
party
(Argo) bir partiye katılmak

Eve geri gitmek istemiyorum. Bir partiye katılmak istiyorum. - I don't want to go back home. I want to party.

Dan ve Linda bir partiye katılmak için plaja gittiler. - Dan and Linda went to the beach to attend a party.

party
yan

Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum. - The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.

Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi? - Who was at the party beside Jack and Mary?

party
doğrultu
party
kullanıcı
party
birlik

Onunla birlikte partiye katılması gerekiyordu. - She was supposed to attend the party with him.

Keşke seninle birlikte partiye gelebilsem. - I wish I could go to the party with you.

party
eğlenti
party
{i} eğlence

Onun partisi gerçekten eğlenceliydi. - Her party was really fun.

O, çok eğlenceli parti için ev sahibine teşekkür etti. - He thanked the host for the very enjoyable party.

party
{i} davet

Partiye davet edilmedik. - We were not invited to the party.

Beni doğum günü partine davet ettiğin için teşekkür ederim. - Thank you for inviting me to your birthday party.

party
{i} huk. taraf
party
iştirakçi
party
(isim) davet, parti, eğlence, topluluk, grup, ekip, taraf, alem, ortak, hissedar, şahıs
party
bağlandığı telefon hattı
party
(Askeri) POSTA, GRUP, MÜFREZE, EKİP, KISIM: Bir nöbet müfrezesi gibi, genel olarak, geçici bir vazife ile görevlendirilmiş er grubu
party
{i} alem
party
{i} şahıs
party
{i} hissedar
İngilizce - İngilizce
party

We partied until the early hours.

to celebrate at a party, to have fun, to enjoy oneself