Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.
- Be born, get married, and die; always bring money.
Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.
- Be born, get married, and die; always bring money.
Adam fakir olarak doğmaktan utanıyordu.
- The man was ashamed of being born poor.
Benim doğum günüm 12 Haziran. Magdalena, benimle aynı günde ve yılda doğdu.
- My birthday is June 12. Magdalena was born on the same day and year as me.
Onlar Tayland doğumlular.
- They were born in Thailand.
Ebeveynlerim ben doğmadan önce evlendiler.
- My parents have been married since before I was born.
Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki bir savaşın patlak verdiği Aralık 1941'de henüz doğmamıştım.
- I was not yet born when a war between Japan and the U.S. broke out in December 1941.
Zengin olmak için kesin bir yöntem, zengin doğmuş olmaktır.
- A sure method to be rich is to be born rich.
Sadece seksen yaşında doğabilseydik ve yavaş yavaş on sekiz yaşına varabilseydik, yaşamımız çok daha mutlu olurdu.
- Life would be infinitely happier if we could only be born at the age of eighty and gradually approach eighteen.
Babam 1941'de Matsuyama'da doğmuş.
- My father was born in Matsuyama in 1941.
O, yirmi yıl önce doğmuş olmayı diledi.
- She wished she had been born twenty years earlier.
Tom doğuştan sanatçı.
- Tom is a born artist.
Kent doğuştan liderdir.
- Kent is a born leader.
O, Yengeç burcunda doğan kızların cesur olduğunu söylüyor.
- It says girls born under Cancer are 'daring'.
Ocak, Şubat ve Mart aylarında doğan insanlar; lütfen buraya toplanın.
- People born in January, February, and March, please gather over here.
29 haziran 1979 da zonguldakta doğdu.
Doğduğum yer olan Nagasaki, güzel bir liman kentidir.
- Nagasaki, where I was born, is a beautiful port city.
Onun nerede doğduğunu biliyor musun?
- Do you know where she was born?
I ought really to have called him my sergeant. He's a born sergeant. That's as much as to say he's a born scoundrel.
... of, whether it's being born in a certain year ...
... >>Marissa Mayer: And so I imagine -- I imagine that Born ...