past participle of bear; given birth to

listen to the pronunciation of past participle of bear; given birth to
İngilizce - Türkçe

past participle of bear; given birth to teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

born
doğmak

Adam fakir olarak doğmaktan utanıyordu. - The man was ashamed of being born poor.

Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir. - Be born, get married, and die; always bring money.

born
{s} doğum

Onlar Tayland doğumlular. - They were born in Thailand.

Şubat ayında doğanlar diğer aylarda doğanlardan ayın daha yüksek yüzdesini doğum günlerini kutlayarak harcarlar. - People born in February get to spend a higher percentage of the month celebrating their birthdays than those born in other months.

born
{s} doğuştan: a born preacher doğuştan vaiz
born
doğma

Ebeveynlerim ben doğmadan önce evlendiler. - My parents have been married since before I was born.

Adam fakir olarak doğmaktan utanıyordu. - The man was ashamed of being born poor.

born
gözlerini açmak
born
kökenden
born
doğmuş

Babam 1941'de Matsuyama'da doğmuş. - My father was born in Matsuyama in 1941.

Japonya'da doğmuş olmayı tercih ederdim. - I would rather have been born in Japan.

born
dünyaya gelmek
born
doğuştan

Tom doğuştan liderdir. - Tom is a born leader.

Tom doğuştan kör değildi. - Tom was not born blind.

İngilizce - İngilizce
born
past participle of
awoken
past participle of
unfastened
past participle of
unblocked
past participle of bear; given birth to