O bir pusuda yakalandı.
- He was caught in an ambush.
Onlar düşmanı pusuya düşürdü.
- They ambushed the enemy.
Onun için beklemekten başka yapacak bir şey yoktu.
- There was nothing for it but to wait.
Bir bilet almak için en az bir saat beklemek zorunda kalırsın.
- You'll have to wait not less than an hour to get a ticket.
Bekleyiş nihayet bitti.
- The wait is finally over.
Uzun bir bekleyişten sonra, ona kimlik olarak onun doğum belgesinin onaylı bir nüshasını alması gerektiği söyleniyor.
- After a long wait in line, she was told she should get a certified copy of her birth certificate as identification.
Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
- We men are used to waiting for the women.
Jim bizi beklemesinin bir sakıncası olmayacağını söyledi.
- Jim said that he wouldn't mind waiting for us.
Otobüsü beklerken burada kalmaktansa yürümeyi tercih ederim.
- I prefer to walk rather than stay here waiting for the bus.
Otobüs bekleyerek burada kalmaktansa yaya gitmeyi tercih ederim.
- I would rather go on foot than stay here waiting for the bus.
Burada beklememen gerekir.
- You shouldn't wait here.
Lütfen yarım saat bekle.
- Please wait half an hour.
Lütfen beş dakika bekleyin.
- Please wait five minutes.
Çorba ısınıncaya kadar bekleyin.
- Wait till the soup warms.
Tom bir polisi pusuya düşürdü ve onu bir baltayla öldürdü.
- Tom ambushed a policeman and killed him with an ax.
Polis arabası, yerel bir çetenin üyeleri tarafından pusuya düşürüldü.
- The police car was ambushed by members of a local gang.