Bu öğleden sonra Tom'un birşeyler yapmasına yardım edeceğim.
 - I'm going to help Tom do something this afternoon.
Tom asla ağzını birşeyi şikayet etmeden açmaz.
 - Tom never opens his mouth without complaining about something.
Biraz geç olduğunu biliyorum ama şimdi uğramamın bir sakıncası var mı? Seninle tartışmam gereken bir şeyim var.
 - I know it's kind of late, but would you mind if I came over now? I have something I need to discuss with you.
Bu biraz farklı bir şeydi ve beraber takıldığım insanlar bunlardan takıyordu.
 - It's something a bit different and the people I was hanging around with wore them.
Sen bir polis falan mısın?
 - Are you a cop or something?
Aptal ya da falan olduğumu düşünüyor musun?
 - Do you think I'm stupid or something?
Mary'yi gördüğüm her seferde, ondan yeni ve önemli bir şey öğreniyorum.
 - Each time I see Mary, I learn something new and important from her.
Sana önemli bir şey söylemek üzereyim.
 - I'm about to tell you something important.
Olağanüstü bir şey görmek istiyor musun?
 - Do you want to see something extraordinary?
Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
 - Some doctors say something to please their patients.
Sana küçük bir şey getirdim.
 - I brought you a little something.
Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.
 - I agree with you to a degree.