to a great extent or degree

listen to the pronunciation of to a great extent or degree
İngilizce - Türkçe

to a great extent or degree teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

right
{s} haklı

Her zaman haklı olduğun konusunda ısrar ediyorsun. - You always insist that you are in the right.

Kuzey Amerika'da işler, Her zaman müşteri haklıdır. prensibi ile yapılır. - In North America, business operates on the customer is always right principle.

greatly
çokça

Hediye çokça takdir edilir. - The gift is greatly appreciated.

right
doğrudan doğruya

Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir. - Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.

Bir bisiklet yolu doğrudan doğruya evimin önünden geçer. - A bike path goes right past my house.

greatly
geniş ölçüde

Savaştan beri Japonya bilim ve teknolojide geniş ölçüde gelişti. - Since the war, Japan has advanced greatly in science and technology.

greatly
fazlasıyla
right
dürüstlük
right
yanlış olmama
right
iyi

Bay Ford şimdi iyidir. - Mr Ford is all right now.

Neşelen! Yakında her şey iyi olacak. - Cheer up! It will soon come out all right.

right
yetki

Tamam, şimdi yetki bende. - All right, I'm in charge now.

greatly
çok

Onun konuşmasından çok fazla etkilendim. - I was greatly impressed by the speech.

Haber onu çok rahatsız etti. - The news disturbed her greatly.

greatly
adamakıllı

Tuz ilavesi lezzeti adamakıllı artırdı. - The addition of salt greatly improved the flavor.

greatly
z. çok, pek çok; fazlasıyla
right
pek

Bu, kulağa pek hoş gelmiyor. - That doesn't sound right.

Pekala. Şimdi gidiyorum. - All right. I'm leaving.

right
doğruca

Bir otelde oda kiraladım ve doğruca yatmaya gittim. - I checked into a hotel and went right to sleep.

Mayuko doğruca eve gitti. - Mayuko went right home.

right
{f} doğrultmak
right
{s} dik açılı

Bu iki çizgi dik açılıdır. - These two lines are at right angles.

right
çok

Tom şu anda bize yardım edemeyecek kadar çok yorgun görünüyor. - Tom looks like he's too tired to help us right now.

Tom'un Mary'nin olduğu kadar çok burada olma hakkı var. - Tom has as much right to be here as Mary does.

right
sağa

O, sağa doğru keskin bir dönüş yaptı. - He made a sharp turn to the right.

Sola mı yoksa sağa mı döneceğimi bilmiyorum. - I don't know whether to turn left or right.

İngilizce - İngilizce
right
very
greatly
to a great extent or degree

    Heceleme

    to a great ex·tent or de·gree

    Türkçe nasıl söylenir

    tı ı greyt îkstent ır dîgri

    Telaffuz

    /tə ə ˈgrāt əkˈstent ər dəˈgrē/ /tə ə ˈɡreɪt ɪkˈstɛnt ɜr dɪˈɡriː/