Tom emlak acentesiydi.
- Tom was a real estate agent.
Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.
- My aunt inherited the huge estate.
Öylesine büyük bir malikhâneyi nasıl idare edeceğimi bilmiyorum.
- I don't know how to manage that large estate.
Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
- He settled part of his estate on his son Robert.
Tom oğlunun onun gayrimenkulunu miras olarak almasını diliyor.
- Tom wishes for his son to inherit his estate.
Altmış yaşındaki teyzem büyük miras aldı.
- My sixty-year-old aunt inherited the huge estate.
Sami, Mısır'da bir mülk bıraktı.
- Sami left an estate in Egypt.
Onun ülkede bir mülkü var.
- He has an estate in the country.
Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
- He settled part of his estate on his son Robert.
Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
- He left part of his estate to his son Robert.
Tom amcasının arazisini miras olarak aldı.
- Tom inherited his uncle's estate.
I am afraid that some of the nobles who are campaigning for it simply want to use the Estates to cut down the King's power and increase their own.
... According to one story, he was walking on his estate in Woolsthorpe, and he saw an apple ...
... an estate my RA ...