the dividing line formed by combing the hair in different directions

listen to the pronunciation of the dividing line formed by combing the hair in different directions
İngilizce - Türkçe

the dividing line formed by combing the hair in different directions teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

part
parça

Anne pastayı üç parçaya böldü. - Mother divided the cake into three parts.

Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır. - Death is an integral part of life.

part
kısım

Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar. - They debated other parts of the proposal.

Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi. - In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.

part
taraf

Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu. - The police regarded him as a party to the crime.

Her iki taraf savaşa karşı çıktı. - Both parties opposed war.

part
kısmen

Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti. - Tom admitted that it was partially his fault.

Bu yol deprem sonucu kısmen yıkıldı. - This road was partly destroyed in consequence of the earthquake.

part
yarı

Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır. - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.

Yarın partiye gelecekmisin? - Will you come to the party tomorrow?

part
ekseriya
part
görev

Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum. - I try to do my part to help the community.

Görevimi yapmayı planlıyorum. - I plan on doing my part.

part
yan

Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum. - The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.

Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek. - A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.

part
{f} ayır

Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı. - Tom budgeted three hundred dollars for the party.

Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim. - I will love you for better for worse till death us do part.

part
fasıl
part
ayrılmak

O, evinden ayrılmak zorunda kaldı. - He had to part with his house.

O, evinden ayrılmak istemedi. - He didn't want to part with his house.

part
{f} parçalanmak, ayrılmak; bölünmek
part
{f} tarakla ayırmak
part
(ial) parça (lı), kısmi
part
(fiil) ayırmak, tarakla ayırmak, ayrılmak, kopmak, elden çıkarmak
part
{i} parça, bölüm, kısım
part
{i} katkı. z. kısmen
part
{i} hisse, pay
İngilizce - İngilizce
part
part

The part of his hair was slightly to the left.

the dividing line formed by combing the hair in different directions

    Heceleme

    the di·vid·ing line formed by combing the hair in dif·fer·ent di·rec·tions

    Türkçe nasıl söylenir

    dhi dîvaydîng layn fôrmd bay kōmîng dhi her în dîfrınt dayrekşînz

    Telaffuz

    /ᴛʜē dəˈvīdəɴɢ ˈlīn ˈfôrmd ˈbī ˈkōməɴɢ ᴛʜē ˈher ən ˈdəfrənt dīˈreksʜənz/ /ðiː dɪˈvaɪdɪŋ ˈlaɪn ˈfɔːrmd ˈbaɪ ˈkoʊmɪŋ ðiː ˈhɛr ɪn ˈdɪfrənt daɪˈrɛkʃɪnz/