Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir.
- This factory manufactures automobile parts.
Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
- Music is an important part of my life.
Bu teori üç kısımdan oluşur.
- This theory consists of three parts.
İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.
- I visited many parts of England.
Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim.
- I intend to take my position as a third party.
Her iki taraf savaşa karşı çıktı.
- Both parties opposed war.
Üzgünüm. Ben bunun için kısmen sorumluyum.
- I'm sorry. I'm partly responsible for it.
Kısmen sizinle aynı fikirdeyim.
- I partly agree with you.
Türbenin çürümesi kısmen asit yağmuru nedeniyledir.
- The decay of the shrine is due, in part, to acid rain.
Sana kısmen katılıyorum.
- I'm in partial agreement with you.
Görevimi yapmayı planlıyorum.
- I plan on doing my part.
Tom zaten görevini yaptı.
- Tom has already done his part.
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
- The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
Japonca öğrenmenin zor yanı nedir?
- What is the hard part of learning Japanese?
İş ortakları olarak on yıl sonra, yollarını ayırmaya karar verdiler.
- After ten years as business partners, they decided to part ways.
Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir.
- These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship.
Ben toplu ödemeyi taksitle ödemeye tercih ederim.
- I prefer payment in full to payment in part.
The polar caps partially melted and the sea level rose about a metre, so that more than a billion people on coastal areas had to be evacuated.
- Die Polarkappen schmolzen teilweise, und der Meeresspiegel stieg um etwa einen Meter, wodurch über eine Milliarde Menschen aus den Küstenregionen evakuiert werden mussten.
His story is partially true.
- Seine Geschichte ist teilweise wahr.