something done so as to accomplish a purpose

listen to the pronunciation of something done so as to accomplish a purpose
İngilizce - Türkçe

something done so as to accomplish a purpose teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

action
{i} eylem

Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı. - The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.

Küresel ısınmanın insan eylemlerinin sonucu olduğunu düşünüyor musunuz? - Do you believe global warming is the result of human actions?

action
{i} etki

Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir. - Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings.

Hareketlerinin neden olduğu etkileri anladığını sanmıyorum. - I don't think you understand the repercussions your actions have caused.

action
{i} çarpışma
action
is
action
inandırıcı
action
(Avcılık) mekanizma
action
(Muzik) tel yüksekliği
action
savaş

Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı. - The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.

Tom, savaş sırasındaki eylemleri için pişmanlık duymaya başladı. - Tom began to experience remorse for his actions during the war.

action
askeri harekât
action
hareket biçimi
action
davranış

Davranışlarımı açıklamak benim için zor. - It's hard for me to explain my actions.

Onun davranışları beni rahatsız ediyor. - Her actions disturb me.

action
hareket

Yalnızca her birey ona karşı harekete geçmeye karar verirse, AIDS durdurulabilir. - AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.

Mario'nun Pub'ı hareketin olduğu yerdir. - Mario's Pub is where the action is.

action
kuvvet
action
{i} dava

Onun açtığı davalar çok ilgisiz ve o savunmasız bırakıldı. - The actions she took were too careless, and she was left defenseless.

action
{i} çalışma
action
{i} olayların gelişimi
action
{i} amel
action
işlem

Resmi bir işlem yapılmadı. - No formal action was taken.

Leyla, üç çocuğunun velayetini almak için yasal işlem başlattı. - Layla launched a legal action to gain custody of her three children.

action
(Avrupa Birliği) eylem;dava; davranış;tutum
İngilizce - İngilizce
action
something done so as to accomplish a purpose

    Heceleme

    some·thing done so as to ac·com·plish a pur·pose

    Türkçe nasıl söylenir

    sʌmthîng dʌn sō äz tı ıkämplîş ı pırpıs

    Telaffuz

    /ˈsəmᴛʜəɴɢ ˈdən ˈsō ˈaz tə əˈkämpləsʜ ə ˈpərpəs/ /ˈsʌmθɪŋ ˈdʌn ˈsoʊ ˈæz tə əˈkɑːmplɪʃ ə ˈpɜrpəs/