O babası kadar ustaca kayak yapabilir.
- He can ski as skilfully as his father.
Ya becerikli ya da tembel ama her ikisi değil.
- Either skillful or lazy. But not both.
Tom bunu yapmada becerikli.
- Tom is skillful at doing that.
Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
- Students should develop their reading skills.
İyi bir tercüman olmak için, sanırım Tom yeteneklerini biraz daha geliştirmeli.
- To be a good translator, I think Tom needs to hone his skills a bit more.
Çalışan bir adama yaşına göre değil maharetine göre ödeme yapılmalı.
- A working man should be paid in proportion to his skill, not his age.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Onunla çok ustaca başa çıktın.
- You handled that very skillfully.
Kesinlikle sanatsal becerilerim yok.
- I have absolutely no artistic skills.
Yetenekli sanatkâr parçalanmış vazoyu parça parça restore etti.
- The skilled craftsman restored the shattered vase piece by piece.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Bu kurs İlkyardımda temel becerileri öğretir.
- This course teaches basic skills in First Aid.
Amerika'da iken İngilizce becerisini geliştirdi.
- He developed his English skill while he was in America.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
O babası kadar ustaca kayak yapabilir.
- He can ski as skilfully as his father.
Tom yetenekli bir marangozdur.
- Tom is a skillful carpenter.
Kız parmakları ile yeteneklidir.
- The girl is skillful with her fingers.
And I am skiller than you.