Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
- Music is an important part of my life.
Ölüm hayatın tamamlayıcı bir parçasıdır.
- Death is an integral part of life.
Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.
- They debated other parts of the proposal.
Bu teori üç kısımdan oluşur.
- This theory consists of three parts.
Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim.
- I intend to take my position as a third party.
Parti Mac tarafından organize edildi.
- The party was organized by Mac.
Üzgünüm. Ben bunun için kısmen sorumluyum.
- I'm sorry. I'm partly responsible for it.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
- Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Çocuğunuzun doğumundan sonra işinizi yarım gün yapmalısınız.
- After the birth of your child, you should make your work part-time.
Yarın akşam bir partimiz var.
- We have a party tomorrow evening.
Görevimi yapmayı planlıyorum.
- I plan on doing my part.
Tom zaten görevini yaptı.
- Tom has already done his part.
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
- The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
Japonca öğrenmenin zor yanı nedir?
- What is the hard part of learning Japanese?
Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı.
- Tom budgeted three hundred dollars for the party.
Parti için sandalyeler ayırtıldı.
- The seats were reserved for the party.
Niçin ayrılmak istediğine dair fikrim yok.
- I have no idea why you want to part with that.
Ondan ayrılmak zorunda olduğu gün sonunda geldi.
- The day came at last when he had to part from her.