I cannot afford buying a used car.
- Kullanılmış bir araba satın alamam.
I never go out without buying something.
- Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.
My brother is rich enough to buy a car.
- Erkek kardeşim, bir araba satın almak için yeterince zengindir.
Five thousand yen is enough to buy this dictionary.
- Beş bin yen bu sözlüğü satın almak için yeterlidir.
I never go out without buying something.
- Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.
I use money for buying clothes.
- Giysileri satın almak için para kullanırım.
I want to purchase property in Boston.
- Boston'da emlak satın almak istiyorum.
They are saving their money for the purchase of a house.
- Bir evi satın almak için onlar paralarını tasarruf ediyorlar.
I would like to purchase some boots.
- Bazı botlar satın almak istiyorum.
Tom should have purchased flood insurance.
- Tom sel sigortası satın almalıydı.
The Argentine president said that diabetes is a disease of people with high purchasing power.
- Arjantin devlet başkanı şekerin yüksek satın alma gücü olan insanların bir hastalığı olduğunu söyledi.
Purchasing power has greatly fallen.
- Satın alma gücü çok düştü.
We want to make it affordable.
- Bunu satın alınabilir yapmak istiyoruz.
What do you want to buy?
- Ne satın almak istiyorsun?
I never go out without buying something.
- Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.
The couple wants to purchase a home.
- Çift, bir ev satın almak istiyor.
I would like to purchase your latest mail order catalogue.
- Senin en son posta sipariş kataloğunu satın almak istiyorum.
This necklace is so beautiful that I'd like to buy in for my wife.
- Bu kolye o kadar güzel ki, karım için satın almak istiyorum.