For the time being, I'm happy with my internet service provider.
- Şimdilik internet servis sağlayıcımdan memnunum.
Sami is the sole provider for the family.
- Sami, aile için tek geçim sağlayıcısıdır.
Young as he is, he has a large family to provide for.
- O,genç olduğu için,geçimini sağlayacak büyük bir aileye sahip.
I am able to provide food and clothes for my family.
- Ben ailem için yiyecek ve giyecekler sağlayabilirim.
Can you supply me with everything I need?
- İhtiyacım olan her şeyi bana sağlayabilir misin?
Supply me with this information as soon as possible.
- En kısa sürede bana bu bilgiyi sağlayın.
They had a lot of children to provide for.
- Onların, geçimini sağlayacak bir sürü çocukları vardı.
He has a large family to provide for.
- Geçimini sağlaması gereken büyük bir ailesi var.
Team members are provided with equipment and uniforms.
- Takım üyelerine ekipman ve üniforma sağlanmaktadır.
We provided them with money and clothes.
- Biz onlara para ve giysi sağladık.
Japanese companies generally provide their employees with uniforms.
- Japon şirketleri genellikle çalışanlarına üniforma sağlar.
The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees.
- Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.
They were accused of supplying arms to terrorists.
- Onlar teröristlere silah sağlamakla suçlandılar.
The river supplies cities and villages with water.
- Nehir şehirlere ve köylere su sağlar.
This school supplies textbooks to its students.
- Bu okul kendi öğrencilerine ders kitabı sağlamaktadır.
This bird's large wings enable it to fly very fast.
- Bu kuşun büyük kanatları onun çok hızlı uçmasını sağlar.
I afterward sold them to enable me to buy R. Burton's Historical Collections.
- Ben sonradan bana R. Burton 'ın Tarihi Koleksiyonlarını satın almamı sağlaması için onları sattım.