Many Boston residents oppose the mayor's plan.
- Birçok Boston sakini belediye başkanının planına karşı çıkıyor.
For the residents of Edo, the first bonito of the year was something that had to be bought, even if it meant borrowing money.
- Edo sakinleri için yılın ilk palamudu borç para almak anlamına gelse bile alınması gereken bir şeydi.
I closed my eyes to calm down.
- Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
It was a calm winter evening.
- Sakin bir kış akşamıydı.
Tom asked Mary to be quiet.
- Tom Mary'den sakin olmasını rica etti.
I never dreamed of there being such a quiet place.
- Ben böylesine sakin bir yer olduğunu asla hayal etmedim.
I guess I have some tranquilizers in my bag.
- Sanırım çantamda biraz sakinleştirici var.
Did you give her the tranquilizer?
- Ona sakinleştirici verdin mi?
Calm down and be cool.
- Sakin ol ve rahat ol.
Tom tried to act cool.
- Tom sakin davranmaya çalıştı.
Tom tried to stay composed.
- Tom sakin kalmaya çalıştı.
I am a citizen of Chiba, but work in Tokyo.
- Ben Chiba sakiniyim ama Tokyo'da çalışıyorum.
I am also a citizen of Tokyo.
- Ben de bir Tokyo sakiniyim.
She's sedated, she could not hurt a fly.
- O sakin, bir karıncayı bile incitemez.
They have him sedated.
- Onlar onu sakinleştirdiler.
Sami was enjoying a leisurely life.
- Sami sakin bir hayattan zevk alıyordu.
The police vehicle's armor plating saved the lives of its occupants.
- Polis aracının zırh kaplaması apartman sakinlerinin hayatlarını kurtardı.
Tom's cool, calm, and collected, even under pressure.
- Tom, baskı altındayken bile soğukkanlı, sakin ve aklı başında.
Tom was calm and collected.
- Tom sakin ve aklı başındaydı.
Mary's partner is a taciturn person.
- Mary'nin ortağı sakin bir kişidir.
She married a local boy.
- O, yöre sakini bir çocukla evlendi.
Local residents are in a state of shock.
- Yerel sakinler şok içinde.
He jumped into the cold and calm waters of the gulf, and started to swim through the darkness.
- O, körfezin soğuk ve sakin sularına atladı ve karanlığın içinden yüzmeye başladı.
This forest is quiet and peaceful.
- Bu orman sakin ve huzurlu.
The strike had not been peaceful, however, and Rev. Martin Luther King, Jr. begged both sides to be patient and calm.
- Ancak, grev huzurlu olmamıştı ve Aziz Martin Luther King, Jr her iki taraftan sabırlı ve sakin olmasını rica etti.
Calm down and be cool.
- Sakin ol ve rahat ol.
He's trying to be cool.
- Sakin olmaya çalışıyor.
I closed my eyes to calm down.
- Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
Sami has to calm down.
- Sami sakin olmak zorunda.
Tom is trying to keep cool.
- Tom sakin olmaya çalışıyor.
Sami has to calm down.
- Sami sakin olmak zorunda.
I closed my eyes to calm down.
- Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
Take it easy! Don't be so nervous.
- Sakin ol! O kadar gergin olma!
Take it easy. I can assure you that chances are in your favor.
- Sakin olun. Ben fırsatların sizin lehinize olduğunu size temin ederim.
Stay calm no matter what she says.
- Ne derse desin sakin ol.
Stay calm. You'll have your reward tomorrow.
- Sakin ol. Yarın ödülünü alacaksın.