Tom and Mary are longtime residents.
 - Tom ve Mary uzun süreli sakinlerdir.
Local residents are in a state of shock.
 - Yerel sakinler şok içinde.
He remains calm in the face of danger.
 - O, tehlike karşısında sakin kalır.
I closed my eyes to calm down.
 - Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
Tom asked Mary to be quiet.
 - Tom Mary'den sakin olmasını rica etti.
The two sisters lived very quietly.
 - İki kız kardeş çok sakince yaşadılar.
Did you give her the tranquilizer?
 - Ona sakinleştirici verdin mi?
I guess I have some tranquilizers in my bag.
 - Sanırım çantamda biraz sakinleştirici var.
Tom tried to act cool.
 - Tom sakin davranmaya çalıştı.
Mike always stays cool.
 - Mike her zaman sakin kalır.
Tom tried to stay composed.
 - Tom sakin kalmaya çalıştı.
I am a citizen of Chiba, but work in Tokyo.
 - Ben Chiba sakiniyim ama Tokyo'da çalışıyorum.
I am also a citizen of Tokyo.
 - Ben de bir Tokyo sakiniyim.
They have Tom sedated.
 - Onlar Tom'u sakinleştirdiler.
I was heavily sedated.
 - Ağır şekilde sakinleşmiştim.
Sami was enjoying a leisurely life.
 - Sami sakin bir hayattan zevk alıyordu.
The police vehicle's armor plating saved the lives of its occupants.
 - Polis aracının zırh kaplaması apartman sakinlerinin hayatlarını kurtardı.
Fadil was amazingly calm and collected after he had shot Rami.
 - Fadıl, Rami'yi vurduktan sonra inanılmaz biçimde sakin ve kendindeydi.
Tom was calm and collected.
 - Tom sakin ve aklı başındaydı.
Mary's partner is a taciturn person.
 - Mary'nin ortağı sakin bir kişidir.
She married a local boy.
 - O, yöre sakini bir çocukla evlendi.
Local residents are in a state of shock.
 - Yerel sakinler şok içinde.
He jumped into the cold and calm waters of the gulf, and started to swim through the darkness.
 - O, körfezin soğuk ve sakin sularına atladı ve karanlığın içinden yüzmeye başladı.
When Tom has trouble sleeping, he starts counting stoats. That quickly brings him into a peaceful mood, and he is fast asleep before he could count the stoats to fifty.
 - Tom'un uyumada problemi olduğunda, o kakımları saymaya başlar.O, onu çabucak sakin bir hale getirir. Ve o kakımları elliye kadar sayabilmeden önce derin uykuya dalar.
The strike had not been peaceful, however, and Rev. Martin Luther King, Jr. begged both sides to be patient and calm.
 - Ancak, grev huzurlu olmamıştı ve Aziz Martin Luther King, Jr her iki taraftan sabırlı ve sakin olmasını rica etti.
He's trying to be cool.
 - Sakin olmaya çalışıyor.
Calm down and be cool.
 - Sakin ol ve rahat ol.
Sami has to calm down.
 - Sami sakin olmak zorunda.
You have to calm down.
 - Sakin olmak zorundasın.
Tom is trying to keep cool.
 - Tom sakin olmaya çalışıyor.
Sami has to calm down.
 - Sami sakin olmak zorunda.
You have to calm down.
 - Sakin olmak zorundasın.
Take it easy. I can assure you that chances are in your favor.
 - Sakin olun. Ben fırsatların sizin lehinize olduğunu size temin ederim.
Take it easy! Don't be so nervous.
 - Sakin ol! O kadar gergin olma!
Stay calm. You'll have your reward tomorrow.
 - Sakin ol. Yarın ödülünü alacaksın.
Stay calm and keep going.
 - Sakin olun ve gitmeye devam edin.